Kök neden analizi, karmaşık sistemlerde ortaya çıkan sorunların sadece yüzeyde görünen semptomlarına odaklanmak yerine, bu semptomlara neden olan en temel tetikleyiciyi (kök nedeni) bulmayı hedefleyen analitik ve sistematik bir problem çözme yaklaşımıdır.
Bu analiz, bir olayın tekrarlanmaması için sadece etkilerini değil, nedenlerini ve nedenlerin nedenlerini araştırır — ta ki en derindeki sebep ortaya çıkana kadar.
Amaç: “Ne oldu?” değil, “Neden oldu ve nasıl bir zincirleme etkiler ortaya çıktı?” sorusunun cevabını bulmaktır.
Günümüzün karmaşık BT altyapılarında yüzlerce, hatta binlerce bileşen sürekli olarak birbiriyle etkileşim halindedir: sunucular, veri tabanları, uygulamalar, ağ donanımları ve güvenlik katmanları… Bu bileşenlerden biri aksadığında, genellikle sistem genelinde zincirleme etkiler oluşur. Monitoring sistemleri bu karmaşayı anlık olarak izler ve alarmlar üretir.
Ancak sorun şu ki: her alarm, gerçek bir arızayı göstermeyebilir!
Çoğu zaman bir kök nedene bağlı olarak onlarca “semptom alarmı” oluşur. Bu da:
İzleme (monitoring) sistemleri, kök neden analizini manuel ve dağınık bir süreç olmaktan çıkarıp, veriye dayalı, hızlı ve etkili bir süreç haline getirir.
Kök neden analizi; monitoring sistemlerinin ürettiği veriler (log’lar, alarmlar, olaylar, metrikler) kullanılarak arka plandaki asıl tetikleyici bulunur. Böylece:
Alarm Korelasyonu, aynı kök nedenden kaynaklanan alarmları otomatik olarak ilişkilendirir ve tekilleştirir.
👉 “Yüzlerce alarm yerine tek bir kök alarm görünür.”
Event Korelasyonu, altyapıdaki olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurar.
👉 “Hangi olay, hangi alarmları tetikledi?” sorusunun cevabını verir.
Bu sayede:
✅ Monitoring sisteminiz sadece izleyen değil, anlayan hale gelir.
✅ Operasyon ekipleri sezgisel değil, veriye dayalı kararlar alır.
✅ Kök neden analizleri daha hızlı ve daha güvenilir şekilde yapılır.
Kök neden analizi, izleme süreçlerinin doğal bir uzantısı olarak düşünüldüğünde; sadece “ne oldu?” sorusunu değil, “neden oldu ve bir daha olmaması için ne yapmalıyız?” sorusunu da cevaplamaya başlarız.
Bu da monitoring’i sadece reaktif bir yapıdan çıkarıp, proaktif bir karar destek sistemine dönüştürür.